Diğer Bilgiler

Tsunami

Tsunami nedir?
Japonca'da "liman dalgası" anlamına gelen tsunami sözcüğü; okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.
Tsunami sözcüğü, dünya dillerine 15 Haziran 1896'dan sonra girmiştir. Japonya'da, 21000 kişinin hayatını kaybettiği Büyük Meiji Tsunamisi'nden sonra Japonlar'ın yaptığı yardım çağrılarıyla dünya dillerine kendiliğinden yerleşmiştir.
Tsunamiden sonra oluşan dalganın diğer deniz dalgalarından farkı; su zerreciklerinin sürüklenmesi sonucu hareket kazanmasıdır. Derin denizde varlığı hissedilmezken, sığ sulara geldiğinde dik yamaçlı kıyılarda ya da V tipi daralan körfez ve koylarda bazen 30 metreye kadar tırmanarak çok şiddetli akıntılar yaratabilen bu dalga; insanlar için deprem, tayfun, çığ, yangın ya da sel gibi bir doğal afet haline gelebilmektedir.

Tsunami ilk oluştuğunda tek bir dalgadır ancak kısa bir süre içerisinde üç ya da beş dalgaya dönüşerek çevreye yayılmaya başlar. Bu dalgaların birincisi ve sonuncusu çok zayıftır ancak diğer dalgalar etkilerini kıyılarda şiddetli biçimde hissettirebilecek bir enerjiyle ilerlerler. Bu nedenle depremlerden kısa bir süre sonra kıyılarda görülen yavaş ama anormal su düzeyi değişimi ilk dalganın geldiğini gösterir. Bu değişim, arkadan gelecek olan çok kuvvetli dalgaların ilk habercisi de olabilir.

Marmara'da Tsunami Riski

Marmara Denizi'nde tsunami üretebilecek koşullardaki her deprem (büyüklükleri M>6.0 olan sığ odaklı ve genellikle eğim atımlı faylanmalar) tsunami yaratabilir(ALTINOK, Y,,TMMOB Jeofizik Müh.Od. Marmara'da Deprem ve Jeofizik ). Tarihsel verilere göre Marmara'da tsunami oluşma olasılığı 100 yılda birdir. Oluşabilecek herhangi bir depremde meydana gelebilecek tsunaminin, Marmara Denizi'nde doğu-batı doğrultusunu geçme süresi 50 dakika kadardır.Ancak bu kapalı denizde çalkantının devam etmesi ve yansıyan dalgaların etkili oması beklenmelidir (YALÇINER, A.C,, TÜBİTAK Bilim teknik).
"Marmara Denizi'nde tsunami üretebilecek güçte bir deprem olurmu ve olursa bu tsunaminin kıyılara etkisi ne olur?" sorusunun yanıtını bulmak için bu kapalı denizin tsunami geçmişine bakmak gerekir. 1509 İstanbul Depremi ile oluşan tsunaminin İstanbul surlarını aştığı ve dalganın tırmanma yüksekliğinin 6 m'ye ulaştığı bilinmektedir (ÖZTİN ve BAYÜLKE, 1991). Gene tarihsel verilere bakıldığında Marmara'da etkili olmuş tsunamilerin varlığı bilinmektedir (SOYSAL; 1985, KURAN ve YALÇINER; 1993, ALTINOK ve ERSOY; 1996).
1894 İstanbul Depremi'nde de oluşmuş olan tsunami İstanbul'da etkili olmuştur(AMBRASEY; 1962, KARNIK; 1971, ANTONOPOULOS; 1978). EGINITIS(1894)' e göre bazı yerlerde deniz 50 m kadar çekilmiş ve geri dönmüş fakat sahil sınırı değişmemiştir. MIHALOVIÇ(1927)'ye göre ise; deniz suyu kabarmış ve 200 m sahile taşmıştır. Prens Adaları civarında ve Büyükçekmece'den Kartal'a kadar olan alanda tsunami gözlenmiştir. Depremin büyüklüğü 7'den küçük, dalganın yüksekliği 6 m'den azdır(ÖZTİN ve BAYÜLKE; 1991). Karaköy ve Azaplı köprüleri de su altında kalmıştır (BATUR; 1994).
Geçmişte olmuş tsunamilerden de anlaşılacağı üzere; Marmara Denizi'nde, tsunami üretebilecek bir depremden sonra; zayıf da olsa bir risk vardır. Ancak, oluşacak tsunaminin Pasifik Okyanusu'nda meydana gelen ve dalga boyu 30 metreyi geçen tsunamiler gibi olmayacağı açıktır.

Tsunamiden Korunmak İçin Ne Yapılabilir?
• Deniz kıyısında yerleşim yeri seçerken; tsunami riskini de diğer doğal afetler(deprem, sel, tayfun vb.) gibi değerlendirmek alınabilecek ilk önlemdir.
• Küçük bir depremde bile Tsunami olabilir. Hemen yüksek yerlere doğru gidilmelidir.
• Deniz yanında yalıyar biçiminde yüksek bir yamaç varsa hemen yüksek yerlere doğru gidin.
• Tsunami'nin ilk dalgası geldikten sonra tehlikenin geçtiğini sanmayın bazen ikinci dalga ilk dalgadan daha büyük olabilir.
• Radyodan Tsunami haberlerini dinleyip gerekenleri yapın(www.deprem.gov.tr'den alınmıştır).
• Tsunaminin deniz kıyısına ilk gelişi su düzeyinin anormal biçimde(depremin büyüklüğüne, oluş şekline ve türüne ve deniz durumuna göre yaklaşık 10-15 dakika içerisinde) yükselmesi ya da çökmesiyle kendini belli eder(TÜBİTAK, Bilim Teknik). Tsunaminin bu öncü zayıf ilk dalgası, arkasından gelecek olan iki ya da üç kuvvetli dalganın habercisidir. Bu durumda yapılacak tek şey; kıyıdan uzaklaşmaktır. Deniz içerisinde seyir halinde bulunanlar ise kıyıdan uzaklara, derin sulara giderek dalganın kendilerine ve deniz taşıtına vereceği zararı azaltabilir hatta önleyebilir. Deniz kıyısında olanlar içinse, denizden uzaklara ve yükseklere gitmek zorunludur (TÜBİTAK, Bilim Teknik).

Kaynak:İstabul Büyükşehir Belediyesi

Yakuza (Japon Mafyası)

   Japon mafyası Yakuza'nın durumu, son derece ilginç bir konudur. Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi herşeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır. Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.
Sadakat, uyum, sevgi, saygı, suç, ceza motivleriyle süslü Yakuza, iç yapılanması ve hiyerarşik ilişkisini kusursuz bir şekilde yerine getirmesiyle, tam bir aile gibidir. Temel alınan nokta ise elde edinilen gelirin sağlıklı bir şekilde bir üst şefe ulaştırılması ve özellikle insanlara sevecen gözlükle ayrıca dış dünya ile ilişkilerde ölçülü olmadır. Japon mafyası yüklendiği görev nedeniyle kendisini gerçek yurtsever sayar, vatanın asıl koruyucusu olarak algılar, ülke çıkarlarını zedeleyici hiçbir davranışta bulunmaz. Özellikle yerel istihbarat ağının güçlü oluşu, ister istemez Yakuza'yı devletle yakınlaştırmış, hatta bazı durumlarda polisten daha avantajlı duruma getirmiştir. Nitekim çoğu sağcı ve liberal parti liderlerini Yakuza üst düzey şeflerini yanlarında bulundurmalarını yine Yakuza dostları ile üst düzey şeflerinin hareket alanlarını belirleyici toplantılar düzenlemeleri sıkça yaşanan olaylardır. En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır. Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır. Bu nedenle Japonya'da işaret parmağı kesik kişilerin fabrikada çalışırken iş kazası geçirdiği düşünüldüğü gibi, küçük parmak ya da yüzük parmağı kesik olanların da Yakuza üyesi olduğu imajını uyandırırlar. Bazı durumlarda da bu görünüş farklılığının yanı sıra kaba saba davranış, küfürlü konuşma, çevredeki insanları rahatsız edici tavırlarda bulunarak kendilerine Yakuza süsü vermek isteyenler de vardır. Ancak gerçek şu ki, bu tip kişiler sadece Yakuza'nın alt birimlerince ayak işlerinde kullanıldığı, yeri geldiğinde de kenara attığı, çoğunluğu eğitimsiz, özellikle gençlerden oluşurr. Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler.
Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı. Özellikle ülke çapında organize ettiği ve kontrolünde tuttuğu rendevuevi gibi beyaz kadın ticaretinin yapıldığı yerlerde yaşananlar, son derece ilginçtir. Japon mafyasının eline düşen genç kızlar, böylesi yerlerde çok iğrenç bir şekilde kullanılırlar. Para karşılığında erkeklerle ilişkiye zorlanırlar. Her türlü pisliğe bulaştırılıp alıştırıldıktan sonra gelirden kendilerine küçük bir pay verilir.
Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Birezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunulurak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez. Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözükara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile içiçe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu. Bunun üzerine, basın-devlet koordineli büyük bir anti propaganda kampanyası başlatıldı ve görüntü olarak bu ülke insanlarına benzeyen diğer kişilerin çoğu da, yer altına çekilmek zorunda kaldılar. Öyleki bazı olaylarda adı verilen ya da yakalanan alt birimdeki kişileri, 30 yıldır Japonya'da yaşamını kurmuş veya aynı zamanda Yakuza içinde en üst düzeyde şeflik görevinde olan aynı ülkenin insanları bile kurtaramaz. Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrülür görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını, sokaktaki ilişkilerinden de anlamak mümkündür. Örneğin, tren istasyonları önlerinde kurulu, İsraillilere ait gömüş mücevher ve takıların satıldığı tezgahlar vardır Japonya'da. Gerçek patron hiç bir zaman ortalıkta gözükmezken, bu tezgahları çalıştıran kısa dönemli İsrailli gençler, her ay başı kendilerini ziyaret etmeye gelen mafya elemanlarına, belirli miktadaki parayı öderler. Böylece Yakuza elemanları, para ödeyen kişilerin tezgah yerlerini korumaya alır. Yaşanan her hangi bir problemde de, hemen olay yerine gelerek eğer sorunu çıkaran polis ise mafya elemanı görevliye, bu kişiyi tanımadığını söyler. Eğer polis olayı büyütüyorsa, bu kez üst düzeyde telefon görüşmeleri yapılır, her şey halledilmiş olur.
Japon mafyası Yakuza'nın, sokakları kontrolünde tutarken, haraç olayına "haraç yada kendi değimleriyle vergi olayına" karşı gelenlerin üzerine polisi kışkırtması da, madalyonun diğer yüzüdür.
Ayrı bir örnek te, Tokyo'da yaşandı. Ortadoğu usulu Fast-Food işyerinin önüne gelen iki Yakuza taşeronu, her ay 50 bin Yen paranın, vergi olarak kendilerine ödenmesini istediler. Durumu yasal olan işyeri sahibi, bu parayı ödememekte diretince, hemen sonra aynı kişiler polisle birlikte geldiler. Mafya elemanları, işletme belgesi olan iş yerine tekmeler savurup küfürler ederken, iş sahibi, karakola götürülüp saatlerce sorgudan geçirildi ve kendisine, Japon yasaları okundu. Karakoldaki görevli polis, her türlü formalite bittikten sonra, açık bir şekilde eğer Yakuza'ya bir miktar para ödenseydi, bu problemlerin yaşanmamış olacağını üzüntülü rollerle ifade etti, bunun da, Japonya'daki sistem olduğunu kendisine hatırlattı. Yani Yakuza, polisten önce kontrol görevini yapmış, karşısındaki güç kendisini maşgul edip direndiğini anlayınca, polisi kışkırtmıştı. Polisin, kendisine 50 m uzaklıktaki iş yerine neden iki ay boyunca gelmediği, neden Yakuza elemanlarıyla birlikte geldiğide olayın gerçek yönüdür.
Ayrıca bu yapıdakı elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, hergün gözönünde yaşanan bir gerçektir. İşte, bu tip örnekler çoğaltılabilir.
Japonya'da, Yakuza-polis ilişkisinin sokaklara yansıması böylesine açık ve nettir. 
Kaynak:TOKYO MEKTUBU-SENA ÇELİK

Manga

Manga, ülkemizde Anime'ye göre daha az bilinir ve çoğu kişi bu ikisini birbirine karıştırır. Basitçe Anime; çizgi film-animasyon, Manga ise; çizgi romandır. Tabi bunlar Japonlar'ın kendilerine has çizim stilleriyle oluşturulurlar. Yurt dışında (özellikle Avrupa'da) büyük bir hayran kitlesine sahiptir. Japonya'da ise halkın %60'ı Manga okur. Manga, Anime'ye göre daha kolay ve tek kişilik bir ekiple bile yapılabilir. Bütçesi ucuzdur, eğlencelidir ve bir anime kadar ses getirebilir. Türkiye'de şu yıllarda yaşanan Anime çılgınlığı gitgide büyümekte ve böyle giderse yakında raflarda Türkçe Mangalar görebileceğiz.
Anime ve Manga Türleri 
Anime ve Manga türleri; Komedi, aşk, macera gibi türlerin yanı sıra terimlerle hitap edilen türleri de vardır, bunlar:
  • Shônen: Erkekler için yapılmıştır, genelde iyiyle kötü arasındaki kanlı savaşı anlatır, ama son yıllarda aşk ve macera üzerine eğilmeler olmuştur. "Shonen" ve "Shounen" olarak da karşımıza çıkıyor. Çoğu ülkede shounen türü tv'lerde çocukların psikolojisini bozduğu ve şiddete özendirdiği için yasaklanmıştır. (Örn: I"s, Video Girl Ai, DragonBall, Naruto, Zombie Powder)
  • Shôjo: Kızlar için, genelde konu aşka dayanır, mangalarında çizimleri farklıdır ve gözler normalden de büyük olur, genelde sevimli karakterler kullanılır. Ergenlik çağındaki kızları hedef alır. "Shoujo" da denir. (Örn: Sailor Moon, Card Capture Sakura, Darling wa Namamono ni Tsuki)
  • Chibi (Super Deformed): Bunlar ya küçük çocuklar için yapılmıştır ya da komedi unsurudur. Diğer türlere göre bu türde yapılmış pek anime veya manga yoktur. Genelde tv serilerinde bölümün sonunda çıkarlar. (Örn: Record of Lodoss War)
  • Mecha: Dev robotlar savaş, ölen pilotlar vs vs.. En çok tutulan türlerden biridir. Robot tasarımları büyük önem taşır eğer robotunuz seyirciler veya okuyucular tarafından beğenilmezse eseriniz berbat demektir. Örneğin en iyi mech serilerinden olan Macross serisi, Macross 7 gibi kötü bir yapım yüzünden beklediği başarıyı elde edememiştir, aksine Macross Plus çok iyi bir yapım olmakla beraber 4 yıl boyunca süren araştırmalar sonucu yapılmıştır, şu an Macross Firması Macross 7'yi unutturmak için çalışmalar yapıyor. (Örn: Macross Serisi, Escaflowne, Gundam)
  • Echi: Bunun üstünde kısa kısa duracağım çünkü tek başına pek bir işe yaramaz, genelde shônen türünde bulunur. Garip espriler, aşırı olmamak kaydıyla sapıklık vardır (Örn; Chobits, Tenjo Tenge, I"s)
  • Hentai: Bu tür genelde erkekler içindir ama kızlardan da izleyen ya da okuyan yok değildir. "Adult Anime" olarak da adlandırılır. Cinsellik ağırlıklıdır, genelde "18 yaş ve üstü" uyarısı olur. En çok para yapan sektörlerdendir. (Örn: LaBlue Girl, Shin Angel, Shusaku Replay Night)
Anime-Manga Sözlüğü
  • ASİSTAN: Mangaka olmak isteyenlerin başlayacakları ilk seviye. Çoğu Mangaka, Mangaka olmadan önce başka bir Mangaka'nın yanında asistanlık yapmıştır.
  • BİSHOUEN: Kadına benzeyen erkek.
  • BİSHOUJO: Güzel kız.
  • DOJİNSHİ: Bir Anime veya Manga'nın orijinali ile alakası olmayan ve hayranları tarafından hazırlanmış çizim, öykü yada video...
  • FANSUB: Orijinal Japonca bir Anime videosunun altyazı programı ile hayranları tarafından, altyazı şeklinde, başka bir dile çevrilmesi.
  • MANGAKA: Manga çizen kimse.
  • OAV: Bu ''Original Animation Video'' 'nun kısaltılmışıdır. Sadece video kaset, dvd gibi ev sineması sistemleri olarak piyasaya sunulan Animeler'e denir. Görüntüler T.V. versiyonundan daha nettir. "OVA" da denilir.
  • OEKAKI: İnternet üzerinden çizilen paint chat olarak da adlandırılabilecek bir java programı. Kullanılabilen araçlar genelde Mangakalar'ın kullandıkları türden olur ve farklı bir stili vardır. Çizdiğiniz resmi aynı anda 100'lerce kişi görebilir.
  • OTAKU: Hayatını anime kültürüne adayan insan.
  • PILOT : Asıl mangayı çizmeye başlamadan önce yapılan küçük bir deneme mangası.
  • SEİYUU: Animeler'i seslendiren kişiler. (Çok ünlüdürler ve sadece bu işi yaparlar.)
Kaynak: www.flameriders.com

Rakamlarla Japonya


Burada bulunan veriler siz okurlarımızın özet bir Japonya ile Türkiye karşılaştırması yapabilmesi amacı ileCIA Factbook dan tercüme edilerek, ve iki ülke rakamlarından önemli olanları tablo halinde karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.

Önsöz

Japonya uzun süre kendi kültürünü elinde tutmasına rağmen, 19.yy sonu 20.yy başında Batı teknolojisine ve kültürüne açılmaya başlamıştır.
II. Dünya savaşı yenilgisinden sonra, Japonya kendini çabuk toplamış, Dünya'nın belli ekonomik güçlerinden olmayı başarmış ve Amerika'nın sadık müttefiklerinden biri olmuştur.
İmparator tahtını ulusal birliğin sembolü olarak tutmasına rağmen, asıl güç önde gelen politikacılar, bürokratlar, ve yüksek düzey iş adamlarının elinde bulunmaktadır.
Otuz senelik benzeri görülmemiş bir büyümenin ardından, Japon ekonomisi 1990 lardan başlayarak büyük bir yavaşlama içerisine girmiştir.


-- Coğrafi --

AçıklamaJaponyaTürkiye
KonumDoğu Asya, Kore yarımdasının doğusunda, Kuzey Pasifik Okyanusu ile Japon Denizi arasında bulunan adalar topluluğu.
Coğrafi Koordinatlar36 00 kuzey, 138 00 Doğu 39 00 kuzey, 35 00 Doğu 
YüzölçümToplam: 377.835 km2
Su: 3.091 km2
Kara: 374.744 km2
Toplam: 780.580 km2
Su: 9.820 km2
Kara: 770.760 km2
Yüzölçüm- KarsılaştırmaYaklaşık Türkiye'nin yarısı
Kara sınırları0 km. 2.648 km.
Deniz sınırları29.751 km.7.200 km.
KlimaGüneyde tropikal iklimden kuzeyde ılımlı soğuk iklime doğru bir değişim gösterir.
Arazi Genelde dağlık ve engebeli
Uç yükseltilerEn düşük: Hachiro-gata -4 m
En yüksek: Fuji Dağı 3.776 m. 
En düşük: Akdeniz 0 m
En yüksek: Ağrı Dağı 5.166 m. 
Doğal KaynaklarBalık ve az miktarda madensel kaynaklar Kömür, çelik hammadesi, krom, antimon, cıva, altın, barit, borat, stronsyum, kireçtaşı, magnezit, mermer, perlit, kil, ekilebilir arazi, hidro enerji
Arazi KullanımıEkilebilir arazi: %12,13
Kalıcı hasat: %1,01
Diğer: %86,86 (1998 tahmini)
Ekilebilir arazi: %34,53
Kalıcı hasat: %3,36
Diğer: %62,11(1998 tahmini)
Sulak Arazi26.790 km2 (1998 tahmini)42.000 km2 (1998 tahmini)
Doğal AfetlerBirçok uyuyan ve birkaç aktif yanardağ; her sene yaklaşık 1500 deprem, tsunamiler; tayfunlar.Kuzey Türkiye, özellikle Marmara denizi ve Van gölü arasında uzanan fay hattında şiddetli depremler.
Çevre SorunlarıEnerji santral emisyonundan kaynaklanan hava kirliliğinin asit yağmuru oluşturması; göl ve su rezervlerinin asitlenmesinin su kalitesini düşürmesi ve sualtı yaşamını tehdit etmesi; Japonya dünyanın en büyük balık ve tropikal ağaç tüketicisi olması sebebi ile bu kaynakların Asya ve diğer yerlerde erimesinde başı çekmektedir.Deterjan ve kimsayasal atıklardan dolayı su kirliliği; özellikle yerleşim bölgelerinde hava kirliliği; orman tahribi; Artan boğaz trafiğinden dolayı petrol sızıntısı.

-- Demografi --

AçıklamaJaponyaTürkiye
Nüfus127.333.002 (Temmuz 2004 tahmini)68.893.918 (Temmuz 2004 tahmini)
Yaş dağılımı0-14 yaş: %14.3 (9.337.867 erkek; 8.876.996 dişi)
15-64 yaş: %66.7 (42.697.264 erkek; 42.196.865 dişi)
65 ve üzeri yaş: %19 (10.169.190 erkek; 14.054.850 dişi)
0-14 yaş: %26.6 (9.328.108 erkek; 8.990.742 dişi)
15-64 yaş: %66.8 (23.394.465 erkek; 22.650.532 dişi)
65 ve üzeri yaş: %6.6
(2.078.881 erkek; 2.451.190 dişi)
Yaş OrtalamasıToplam: 42,3 yaş
Erkek: 40,5 yaş
Dişi: 44,1 yaş (2004 tahmini)
Toplam: 27,3 yaş
Erkek: 27,1 yaş
Dişi: 27,5 yaş (2004 tahmini)
Nüfus artış oranı%0,08 (2004 tahmini)%1,13 (2004 tahmini)
Doğum oranı9,56 doğum / 1000 nüfus (2004 tahmini)17,22 doğum / 1000 nüfus (2004 tahmini)
Ölüm oranı8,75 ölüm / 1000 nüfus (2004 tahmini)5,95 ölüm / 1000 nüfus (2004 tahmini)
Cinsiyet oranıDoğumda: 1,05 erkek/dişi
15 yaş altı: 1,05 erkek/dişi
15-64 yaş: 1,01 erkek/dişi
65 yaş ve üstü: 0,72 erkek/dişi
Toplam: 0,96 erkek/dişi (2004 tahmini)
Doğumda: 1,05 erkek/dişi
15 yaş altı: 1,04 erkek/dişi
15-64 yaş: 1,03 erkek/dişi
65 yaş ve üstü: 0,85 erkek/dişi
Toplam: 1,02 erkek/dişi (2004 tahmini)
Bebek ölüm oranıToplam: 3,28 ölüm/ 1000 doğum
Dişi: 3 ölüm/ 1000 doğum
Erkek: 3,54 ölüm/ 1000 doğum
Toplam: 42,62 ölüm/ 1000 doğum
Dişi: 38,76 ölüm/ 1000 doğum
Erkek: 46,3 ölüm/ 1000 doğum
Ortlama yaşam süresiToplam nüfus: 81,04 sene
Erkek: 77,74 sene
Dişi: 84,51 sene (2004 tahmini)
Toplam nüfus: 72,08 sene
Erkek: 69,68 sene
Dişi: 74,61 sene (2004 tahmini)
Toplam doğurganlık oranı1,38 doğum/kadın1,98 doğum/kadın
Aids/HIV-yaygınlık oranı%0,1 den az (2001 tahmini)%0,1 den az (2001 tahmini)
Not: Ülkeye özel örnek elde edilememiştir.
Aids/HIV-hastası12.000 (2001 tahmini)Veri Yok
Aids/HIV-ölüm430 (2001 tahmini)Veri Yok
Dinler%84 Shinto ve Budist, %16 diğerMüslüman %99,8 (çoğunluk Sünni), %0,2 diğer (çoğunluk Hristiyan ve Musevi)
DillerJaponcaTürkçe (Resmi), Kürtçe, Arapça, Ermenice, Yunanca
Okuma-yazma oranı15 yaş ve üstü %99 (1995 tahmini)15 yaş ve üstü %86,5 (2003 tahmini)

-- Ekonomi
 --

AçıklamaJaponyaTürkiye
GDP
(Not: GDP- Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)
Satın alma güç paritesi - 3,567 trilyon USD (2003 tahmini)Satın alma güç paritesi - 455,3 milyar USD (2003 tahmini)
GDP - büyüme oranı%2.3 (2003 tahmini)%5 (2003 tahmini)
GDP - kişi başı28.000 USD (2003 tahmini)6.700 USD (2003 tahmini)
GDP - Sektörel dağılımTarım: %1,4
Endüstri: %30,9
Servis: %67,7 (2001 tahmini)
Tarım: %11,9
Endüstri: %29,6
Servis: %58,5 (2002 tahmini)
Fakirlik düzeyi altındaki nüfus%0 (2001)%18 (2001)
Enflasyon oranı (Tüketici fiyatları)-%0,3 (2003 tahmini)+%18,4 (2003 tahmini)
İş gücü66,66 milyon (2003)23,8 milyon
Not: Yaklaşık 1,2 milyon Türk yurt dışında çalışmaktadır.
İş gücü dağılımıServis %70, endüstri %25, tarım %5 (2002 tahmini)tarım %39,7, servis %37,9, endüstri %22,4, (2001, 3. çeyreği)
İşsizlik oranı%5,3 (2003)%11,3 (artı eksik istihdamın %6,1 i) (2003)
BütçeGelirler: 380 milyar USD
Giderler: 746 milyar USD
Gelirler: 42,4 milyar USD
Giderler: 69,1 milyar USD
EndüstrilerDünyanın en büyük ve teknolojik olarak ileri; araç motoru, elektronik donanım, makina araçları, çelik ve demir harici metal, gemi, kimyasal, tekstil ve işlenmiş yiyecek üreticileri arasındadır.Tekstil, işlenmiş gıda, otomobil, maden (kömür, krom, bakır, bor), çelik, petrol ürünleri, inşaat, ormancılık, kağıt
Endüstriyel üretim büyüme oranı%1,9 (2003 tahmini)%16,7 (2003 tahmini)
Elektrik üretimi1,037 trilyon kWh (2001)116,6 milyar kWh (2001)
Elektrik üretim kaynak dağılımıFosil yakıt: %60
Baraj: %8,4
Nükleer: %29,8
Diğer: %1,8
Fosil yakıt: %79,3
Baraj: %20,4
Nükleer: %0
Diğer: %0,3
Elektrik tüketimi964,4 milyar kWh (2001)112,6 milyar kWh (2001)
Elektrik ithalatı0 kWh (2001)433 milyon kWh (2001)
Elektrik ihracatı0 kWh (2001)4,579 milyar kWh (2001)
Petrol üretimi17.330 varil/gün (2001)48.000 varil/gün (2001)
Petrol tüketimi5,29 milyon varil/gün (2001)619.500 varil/gün (2001)
Petrol ithalatı93.664 varil/gün (2001)46.110 varil/gün (2001)
Petrol ihracatı5,449 milyon varil/gün (2001)616.500 milyon varil/gün (2001)
Doğal gaz üretimi2,519 milyar cu m312 milyon cu m
Doğal gaz tüketimi80,42 milyar cu m15,94 milyar cu m
Doğal gaz ithalatı0 cu m0 cu m
Doğal gaz ihracatı77,73 milyar cu m15,75 milyar cu m
Tarım ürünleripirinç, şeker kamışı, sebzeler, meyva, domuz, kümes hayvanı, süt ürünleri, yumurta, balıkTütün, pamuk, hububat, zeytin, şeker kamışı, baklagil, turunçgil, canlı hayvan
İhracat447,1 milyar USD (2003 tahmini)49,12 milyar USD (2003 tahmini)
İhraç ürünleriMotorlu araçlar, yarı iletkenler, ofis makinaları, kimyasallargiyim, yiyecek, textil, metal ürünleri, ulaşım ekipmanı
İhraç ülkeleriABD %28,8; Çin %9,6; Kuzey Kore %6,9; Taiwan %6,3; Hong Kong %6,1 (2002)Almanya %16,6; ABD %9,2; İngiltere %8,5; İtalya %6,4; Fransa %6 (2002)
İthalat346,6 milyar USD62,43 milyar USD
İthal ürünleriMakina ve parça, petrol, yiyecek, kimyasal, tekstil, ham madde (2001)Makina, kimyasal, petrol, ulaşım ekipmanı
İthal ülkeleriÇin %18,3; ABD %17,4; Kuzey Kore %4,6; Endonezya %4,2; Avustralya %4,1 (2002)Almanya %13,7; İtalya %8; Rusya %7,5; ABD %6; Fransa %6; İngiltere %4,7; İsviçre %4,2 (2002)
Dış borçYok (2002)141,3 milyar (2003 sonu ile)
Para birimiYen JPYTürk lira (TRL)
Para birimi koduJPYTRL
Kur pariteleriYen - USD: 115.93 (2003), 125.39 (2002), 121.53 (2001), 107.77 (2000), 113.91 (1999)TRL - USD: Veri yok(2003), 1,507,230 (2002), 1,225,590 (2001), 625,218 (2000), 418,783 (1999), 151,865 (1997)
Mali yıl1 Nisan - 31 MartTakvim yılı

-- İletişim --

AçıklamaJaponyaTürkiye
Telefon sayısı71,149 milyon (2002)18.914.900 (2002)
Cep telefonu sayısı81.118.400 (2002)23.374.400 (2002)
Radyo yayın istasyonlarıAM 215 artı 370 yineleyici, FM 89 artı 485 yineleyici, kısa dalga 21 (2001)AM 16, FM 107, kısa dalga 6 (2001)
Televizyon yayın istasyonları211 artı 7.341 yineleyici635 artı 2.934 yineleyici
İnternet ülke kodu.jp.tr
İnternet host9.260.117 (2002)154.585 (2002)
İnternet kullanıcısı57,2 milyon (2002)4,9 milyon (2002)

-- Ulaşım
 --

AçıklamaJaponyaTürkiye
Tren yolları23.167 km (15.995 km si elektrikli)8.607 km
Otoyollar1.161.894 km385.960 km
Su yollarıYaklaşık 1.770 kmYaklaşık 1.200 km
Boru hatlarıGaz 2.719 km, petrol 170 km, petrol/gaz/su 60 km (2003)Gaz 3.177 km, petrol 3.562 km (2003)
LimanlarAkita, Amagasaki, Chiba, Hachinohe, Hakodate, Higashi-Harima, Himeji, Hiroshima, Kawasaki, Kinuura, Kobe, Kushiro, Mizushima, Moji, Nagoya, Osaka, Sakai, Sakaide, Shimizu, Tokyo, TomakomaiGemlik, Hopa, Iskenderun, Istanbul, Izmir, Kocaeli (Izmit), Icel (Mersin), Samsun, Trabzon
Havaalanları174 (2003 tahmini)120 (2003 tahmini)
Asfalt pistli havaalanlarıToplam: 143
3047 m'den uzun: 7
2438 ile 3047 m arası: 37
1524 ile 2437 m arası: 39
914 ile 1523 m arası: 28
914 m'den kısa: 39
Toplam: 87
3047 m'den uzun: 16
2438 ile 3047 m arası: 30
1524 ile 2437 m arası: 20
914 ile 1523 m arası: 17
914 m'den kısa: 4
Asfalt pistsiz havaalanlarıToplam: 31
3047 m'den uzun: 1
914 ile 1523 m arası: 4
914 m'den kısa: 26
Toplam: 33
3047 m'den uzun: 1
914 ile 1523 m arası: 8
914 m'den kısa: 21
1524 ile 2437 m arası: 2
Heliportlar15 (2003 tahmini)14 (2003 tahmini)


-- Devlet Yapısı -- (Karşılaştırmasız)

AçıklamaJaponya
Devlet TipiAnayasal monarşi ile parlamenter sistem
BaşkentTokyo
İdari bölümler47 Bölge:Aichi, Akita, Aomori, Chiba, Ehime, Fukui, Fukuoka, Fukushima, Gifu, Gumma, Hiroshima, Hokkaido, Hyogo, Ibaraki, Ishikawa, Iwate, Kagawa, Kagoshima, Kanagawa, Kochi, Kumamoto, Kyoto, Mie, Miyagi, Miyazaki, Nagano, Nagasaki, Nara, Niigata, Oita, Okayama, Okinawa, Osaka, Saga, Saitama, Shiga, Shimane, Shizuoka, Tochigi, Tokushima, Tokyo, Tottori, Toyama, Wakayama, Yamagata, Yamaguchi, Yamanashi
Bağımsızlıkİ.Ö 660 (İmparator Jimmu tarafından gelenksel kuruluş)
Anayasa3 Mayıs 1947
Oy kullanma yaşı20 yaş
Politik partiler ve liderleriDemocratic Party of Japan (Japon Demokratik Partisi) veya DPJ [N/A, başkan; Katsuya OKADA, genel sekreter];
Japan Communist Party(Japon Komünist partisi) veya JCP [Kazuo SHII, başkan; Tadayoshi ICHIDA, genel sekreter];
Komeito [Takenori KANZAKI, başkan; Tetsuzo FUYUSHIBA,genel sekreter];
Liberal Democratic Party (Liberal Demokrat Parti) veya LDP [Junichiro KOIZUMI, başkan(Aynı zamanda şu andaki Başbakan); Shinzo ABE, genel sekreter];
Social Democratic Party(Sosyal Demokrat Parti) veya SDP [Mizuho FUKUSHIMA, başkan; Seiji MATAICHI, genel sekreter]
Üye olduğu uluslararası organizasyonlarAfDB, APEC, ARF, AsDB, ASEAN (dialogue partner), Australia Group, BIS, CE (observer), CERN (observer), CP, EBRD, FAO, G-5, G-7, G-8, G-10, IADB, IAEA, IBRD, ICAO, ICC, ICFTU, ICRM, IDA, IEA, IFAD, IFC, IFRCS, IHO, ILO, IMF, IMO, Interpol, IOC, IOM, ISO, ITU, NAM (guest), NEA, NSG, OAS (observer), OECD, OPCW, OSCE (partner), Paris Club, PCA, UN, UNCTAD, UNDOF, UNESCO, UNHCR, UNIDO, UNITAR, UNMISET, UNMOVIC, UNRWA, UPU, WCL, WCO, WFTU, WHO, WIPO, WMO, WToO, WTrO, ZC


SAMURAY

Savaş, Japon kültüründe önemli bir yer işgal eder. Ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya gelmiştir. Japon topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli oluşu, toprak kavgasını doğuruyordu. Toprak savaşları da hem tinsel, hem de fiziksel gelişim ve mücadele yöntemlerini doğurdu. Samuraylar da bu olgular içinde ortaya çıktı. M.Ö. 660'da Ölümsüz Savaşçı adıyla bilinen Jimmu Tenno, bir kabilenin başına geçti. Tenno ve kabilesi Yamato bölgesine yerleştiler. Yamato klanı Asya’ya çeşitli seferler düzenledi. Kore ve Çin’in kültürel zenginliklerinden, teknolojilerinden ve savaş sanatlarından etkilendiler. İmparator Keiko, tarihte "Shogun" ünvanını taşıyan ilk kişi oldu. Bir nevi generallik rütbesi gibi de anlaşılabilecek Shogun ünvanı, Keiko’nun savaş sanatlarında geldiği üst noktayı da belirliyordu. Onun oğlu Prens Yamato da savaş sanatları konusunda çok yetenekliydi. Korkusuz, güçlü, gözüpek bir genç olarak tanındı ve Samuraylık anlayışında bir örnek teşkil etti.
Samuraylar "bushido" anlayışını temel alıyordu. Bushido, "Savaşçının Yolu" anlamına geliyordu. Bushido felsefesinde korkunun yeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu yenmiş kişidir. Bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı.
9-12 yüzyılları arasında samuraylar bir sınıf haline geldi. İki adla anılırlardı: Samuray (şövalye), Buşi (savaşçılar). Bu insanların bir kısmı yönetici sınıflara bağlıydılar. Bir kısmı ise para karşılığı savaşabilirdi. Samuraylar, feodal derebeylerine (Daimyo) bütünüyle bağlıydılar. Hizmetlerinin karşılığında mevki ve arazi alırlardı. Daimyo’lar, Samurayları daha fazla arazi kazanmak ve gücünü arttırmak için kullanırlardı.
Samuraylar, at üstünde, yaya, silahlı, silahsız dövüş konusunda eğitilmişlerdi. Ok da kullanırlardı. Ancak, 13. yüzyılda Moğol savaşları yaşandıktan sonra, Samurayların kılıç kullanımı ağırlık kazandı. Hatta mızrak ve naginata denen ucu kılıç şekilli mızraklar kullanmaya başladılar.
Samurayların iki kılıcı olurdu. Uzun kılıç daito-katana, kısa kılıç shoto-wakizashi’ydi. Samuraylar çoğunlukla kılıçlarına isim (mei) verirler ve onların ruhuna inanırlardı. Çift kılıç taşıma ve kullanmaya daisho denirdi.
1605 yılında Japonya’nın gelmiş geçmiş en ünlü samurayı Miyamoto Musashi, savaşçı yetiştirmek için bir okul açtı. 30 yaşına gelmeden 60’ın üzerinde kılıç dövüşünden galip çıkmayı başaran bu usta, yıllarca kendi okulunda dersler verdi. 1615 yılında bir başka tanınmış Samuray, Tokugawa Ieyasu, samuraylık hakkında bir kitap yazdı ve Samurayların barış zamanı yaşam biçimleri konusunda çeşitli bilgiler verdi.
Samuray geleneği,1876 yılında İmparator Meiji tarafından ortadan kaldırıldı. Kılıç taşıma kanunlarını değiştiren Meiji, Samuraylığı tarihe karıştırdı. Ancak ve ancak imparatorluk ordusunda bazı rütbeli subaylar tören amaçlı kılıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıç tekrar serbestleşti ancak askeri kullanım dışında sportif gelişim için kullanılmayha başlandı. 2. Dünya savaşından da hatırlayacağınız gibi tüm rütbeliler, hatta kamikaze pilotları özellikle de kılıçlıydı. Bushi öğretisinde, hece olarak geçen shi ibaresinin aynı zamanda ölüm demek olduğunu hatırlatalım. Yani, bir nevi bushidoka ölüm korkusunu yenmiş kişidir.
Bu dönem öncesinde efendisiz kalan samuraylar, yani roninler zamanla ya isyan ederek öldürüldü ya da kılıçlarıyla seppuku/harakiri yaparak intihar ettiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder